Baska turlu bir sey benim istedigim, Ne agaca benzer, ne buluta benzer; Burasi gibi degil gidecegim memleket, Denizi ayri deniz, havasi ayri hava; Nerde gorduklerim, nerde o bekledigim kiz| Rengi baska,tadi baska. CAN YUCEL

Pazartesi, Aralık 13, 2010

Gizemli Sonbahar Romanından Gizemli Sonbahar Huzurevi’ne

Emire Baykan Bursa’nın Gemlik İlçesi’nde oturuyor. Onun bir projesi var. Bu projesi Gemlik’e bir huzurevi yaptırmak. Bu hayalini gerçekleştirmek için ilk önce, bunun öyküsünü yazmaya karar verdi. Bu öykü onun gerçekleştirmek istediği hayalini diğer insanlara ulaştırmak için aracı oldu. Gizemli Sonbahar adını verdiği romanı Yeni İnsan Yayınevi tarafından 2010 Mayıs’ında yayınlandı. Kitabın yayınlanmasından sonra Bursa Huzurevi’nde bir imza günü düzenlendi. İmza gününün temel amacı bu projeyi yerelde duyurmak ve yerel yönetimlerin desteğini sağlamaktı. Nitekim, bu fikri gerçekleşmeye başladı. Şu anda yapılacak huzurevinin arsası devlet tarafından karşılanacak, inşaatı için gerekli çimentonun bir kısmı bir hayırsever iş adamı tarafından, tuğlası başka birisi tarafından, iki odasının iç döşemeleri ve dekorasyonu başka bir hayırsever tarafından ve hatta inşaatın tamamının yapımı hayırsever bir müteahhit tarafından üstlenilmiş durumda. Fakat huzurevinin açılması için bahsedilen yardımlar yeterli değil. Bahsedilen bu sosyal sorumluluk projesinin hayata geçirilmesi için bu projenin diğer ilgili insanlarla paylaşılması gerekiyor. Sosyal sorumluluk projelerinin gerçekleşmesinde basının önemi büyük. Türkiye’nin beş büyük kentinden birisi olan Bursa’da sadece bir huzurevi bulunuyor. Bu ihtiyacın karşılanması için yola çıkan Emire Hanım çalışmalarını sürdürmektedir.
Yeni İnsan Yayınevi
Tohum Yayıncılık
Küçükyalı İstanbulTel: (0 216) 489 84 08 Fax: (0 216) 489 28 57e-mail: yeniinsanyayinevi@gmail.com

Perşembe, Ekim 21, 2010

Biz hangi Anka'yız?

Dinlenen kara demir, gözenekleri acı
çığlıklarıyla inleyen kara demir.
İçler acısı toprakta hâlâ kızıl kül,
bronzun acısını erittiği döküm.
Hangi acı ülkesinden gelir acılı ve bitmez
gecede gak gak öten kuşlar?
Çığlık kasılır içimde düğümlenen bir sinir gibi
ya da kırık bir teli gibi bir kemanın.
Her makine bir gözbebeği saklar
bakmak için bana.
Duvarlara asılmıştır soru işaretleri,
bronzun ruhu açılıp saçılır örs üstünde,
ıssız bürolarda titrediği duyulur ayak seslerinin.
Ve karanlıkta koşar -umutsuz-
ölü işçilerin hıçkıran ruhları."
Pablo Neruda

Devletimiz var diye seviniyorduk ama hiç bir şeyimiz yokmuş bizim!"Şili'de San Jose'deki madencileri kurtarma operasyonunu televizyondan izleyen, eşini Zonguldak'ta 30 madencinin ölümüyle sonuçlanan kazada yitiren ama onun ölüsüne bile kavuşamayan bir kadının, bir ananın bir yerlerden(!) duyulmayan feryadıdır bu... Tıpkı 99 depreminde Cenk Koyuncu'nun yitip gidenlerin ardından söylediği; "Hiç bir şeyim yoktu benim, her şeyimi aldılar..." feryadı gibi...
Yine kurtarma operasyonunu izleyen Zonguldaklı madencinin kara gözlerindeki kaygı, geldiğimiz ve gideceğimiz yerin acı bir ifadesi olarak yansıdı yüzüne...
Şili'deki kurtarma operasyonundan ders(ler) çıkar mı acaba? Kendi adına bir ders çıkarmış her 'insan' gibi ben de bir "insanlık dersi" çıkarmış bulunuyorum. Çünkü insan hayatı her şeyden değerlidir... Maden kazalarında birinciliği kimselere kaptırmayan bir ülkenin bireyi olarak, bu dersi her kazadan ve her ölümden sonra memleketim yöneticilerinin çıkaracağını umdum durdum yıllarca... Meğer boşa beklemişim. Çünkü, onlardan öğrendim ki ölüm, "bu mesleğin kaderi"nde varmış ve yüzlerce insan "bunu bile bile giderlermiş" yerin yüzlerce metre altına!

Şili'nin madenlerinde de ihmal olabilirmiş, gördüm... Ama umut da varmış... Demek ki neymiş; Türkiye'de kader olan maden kazası, Şili'de umut olmuş! Şili'de yerin derinliklerinden, yeryüzünün yediyüz metre yukarısına insan değerini, yaşama sevincini taşıyan kurtarma kapsülünün adıdır Zümrüdü Anka... Peki nedir bu Zümrüdü Anka?
Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacının dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler. Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağının tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar.Yorulanlar ve düşenler olmuş.Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp; papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış); kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış; baykuş yıkıntılarını özlemiş, balıkçıl kil bataklığını. Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Altıncı Vadi "şaşkınlık", yedinci vadi "yokoluş" vadisiymiş. Kaf Dağına vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.Simurg'un yuvasını bulunca öğrenmişler ki "Simurg Anka", "Otuz Kuş" demekmiş. Onların hepsi Simurg'mus. Her biri de "Simurg"muş..
Türkçede her iki şekliyle birlikte zümrüdüanka ve hüma veya umay olarak adlandırılır... Edebiyat ve tasavvufta yer alan, Arapların Anka, İranlıların simurg adını verdikleri efsane kuşun adıdır Zümrüdü Anka... Yunan mitolojisine göre öldükten sonra küllerinden doğar, Taoizm'de ölümsüzlüğün sembolüdür. İran tradisyonunda ise, kahramanları taşır, uzak mesafelere yolculuk yaptırır ve yakıp kendisini tekrar çağırabilsinler diye onlara kendi tüylerinden birkaç tane bırakır. Halk hikaye ve masallarında zümrüdüanka adıyla, masal kahramanlarına yardım eden bir kuş olarak rastlanır.
Evet, Şili'de yerin derinliklerinden, yeryüzünün yediyüz metre yukarısına insan değerini, yaşama sevincini taşıyan kurtarma kapsülünün de adıdır Zümrüdü Anka... Umudun, sevincin adıdır... Şili'de umut yerin dibinden çıkarken, Zonguldak'a, Kozlu'ya, Armutçuk'a, Amasra'ya, Karadon'a, Üzülmez'e kader demenin utancıyla bizler girmedik mi yerin dibine?!
Efsanelerde merhametli oluşuyla bilinen iyi kalpli ankanın yanısıra, canavar tabiatlı ikinci bir Anka'da vardır.
Biz, hangi Anka'yız?
Bu yazı, Neruda'nın ülkesi Şili'nin madencilerine bir selam, kazalarda yitirdiğimiz maden işçilerine ve bu kazalarda oğullarını yitiren Türkiyeli analara bir türkü olsun:
Analar, onlar ayakta
Buğday içindeler, onlar,
Yücelerden yüce dururlar:
Dünyayı doruktan seyreden,
Bir öğle güneşi gibi.
Bir çan darbeleri gibi,
Onlar.
Ölmüş gövdeler arasında,
Zaferi çekiçleyen bir ses gibi
Onlar,
Kara bir ses gibi.
Ey canevinden vurulmuş,
Toz duman olmuş bacılar!
İnanın oğullarınıza.
Kök oldu onlar,
Sade kök:
Kan suratlı,
Taşlar altında.
Karışmadı toprağa,
Dağılmış kemikçikleri
.Ağızları ısırır hala,
Kuru barutu;
Ve demir bir okyanus gibi,
Titreşirler hâlâ.
Ben ölmedim, der,
Yumrukları;Y
ukarı kalkık yumrukları,
Daha..........
Susamış sırtlanları,
Bitip tükenmez ürmeleriyle
Afrika'dan gürleyen hayvan sesini;
Öfkeyi, iniltileri, hoş görmeleri,
Bırakın, bir yana bırakın.
Ölümün ve tasanın
Çemberinden geçmiş analar,
Doğan ulu günün ortasına bakın:
Bu topraktan güler ölüleriniz.
Kalkık yumrukları titrer,
Buğdayın üstünde,B
ilesiniz..."
Pablo Neruda
Vahit Akça, Ekim 2010

Pazartesi, Ekim 04, 2010

Kemal!- Vahit Akça


Etiketler:

Cumartesi, Eylül 11, 2010

Kenar Mahallede- Vahit Akça


Etiketler:

Salı, Eylül 07, 2010

Pakistan-Vahit Akça

Etiketler:

Salı, Ağustos 31, 2010

Elleriniz ve Yalana Dair


Etiketler:

Pazartesi, Ağustos 23, 2010

Yetmez ama...- Vahit Akça


Etiketler:

Salı, Ağustos 17, 2010

Neden-Sonuç/ Vahit Akça



Cenk Koyuncu, aşagıdaki dizeleri yazarken hangi duygular içindeydi ya da kimbilir hangi duygular bu dizeleri yazmaya itti başka konu olsa da, aradan geçen 11 yılda degişen hiç bir şeyin, atılan hiç bir adımın olmadığının ve göz göre göre yeni acılara itildiğimizin çaresizliği içerisinde, 17 agustos depreminde yitip gidenleri bu dizelerle anmak istedim... kendisini de:
"hiç bir şeyim yoktu benim, her şeyimi aldılar"

Etiketler:

Google
 
Web alterblogalisation.blogspot.com

Alterblogalisation

↑ Grab this Headline Animator